6 Ekim 2009 Salı

Vecizeler 2.0

Selçuk Yula: "Benim Fenerbahçe ile hiçbir organik bağım yok.Sadece kulübün üyesiyim"!!!?
04.10.2009 tarihli Futbolig programından

30 Eylül 2009 Çarşamba

CSKA Moskova:2 Beşiktaş:1


Bu maçı tek bir kelime ile özetlemek gerekirse "Ruhsuz" cuk oturur diye düşünüyorum.Ne Beşiktaş'ta ne CSKA'da ne tribünlerde ne İlker Yasin'de ne de maçın genelinde "ruh" yoktu.Noatsamisa'nın değişiyle Tabata-kun bu takımın 10,5 numarası değil mi?Hadi hafta içinde kötü performans gösterdi diye oynamadı diyelim 2-0 dan sonra da en azından 20 dakika oynayamazmıydı?Beşiktaş (hafta sonu maçı olmadığına göre) 1,5 haftadır bu oynanan oyunu mu planlamıştı?Holosko diğer takım arkadaşlarından çok daha kötü mü oynuyordu ki ilk yarı bitmeden kenara alındı?Hepsine eyvallah diyelim de takımın bu "ruhsuz"luğunu bozacak,tırmalayacak,boğuşacak,kendini paralayacak bir insan evladı da çıkmayacak mı?Beşiktaşlı arkadaşlara bu sezon Allah sabırlar versin...

İlker Yasin'e de bir parantez açmadan geçmek istemiyorum.Spikerlik hayatındaki en "ruhsuz" maçı anlattı herhalde.Acaba hastamıydı veya bir yakınını mı kaybetti diye düşündüm bütün maç boyunca.Öylesine vurdumduymaz ve heyecansızdı ki sanki Beşiktaş maç başlamadan 2-0 yenikmiş gibiydi.Beşiktaşın nadir gol pozisyonlarında bile sesinde birazcıkta olsa bir heyecan kıpırtısı duyamadık.Bütün maç monoton bir ses tonu ve uzun sessizlikler eşliğinde geçti.Yazık...

"Pippo"


Filippo İnzhagi'nin ismi geçen haftaki Gol programında Güntekin Onay'ın ağzından şu şekilde döküldü "Bundan 5 sene önce de 7 sene önce de Inzaghi Milandaydı ve yedekti ya"
Güntekin Onay söylediklerinde bence de haklı zaten o sırada Milan'ın birkaç sezon önce başlayan ve bu sezon da devam eden içler acısı hali masaya yatırılıyordu,yani amaç İnzaghi'yi yermek değil Milan yönetimini eleştirmekti.Peki "Pippo" 2001-2002 sezonunda 41 milyon euroya geldiği ve 169 maçta 72 gol attığı takımında yeterli katkıyı yapabildi mi yoksa sırf İtalyan olduğu için bizim çocuk muamelesi mi gördü?
Bakalım "Pippo" Milanda hangi golcüleri eskitmiş;
2002/2003 sezonunda Jon Dahl Tomasson
2004/2005 sezonunda Hernan Crespo
2005/2006 sezonunda Alberto Gilardino, Christian Vieri ve Amoroso
2006/2007 sezonunda Ronaldo ve Ricardo Oliveira
2008/2009 sezonunda Andriy Shevchenko
transfer edilmiş fakat hiçbiri takımda tutunamayarak birkaç sezon sonunda (hatta bazıları hemen o sezon içinde) başka takımlara transfer olmuşlar.2001'den beri sadece "Pippo" orada kalmış,oynamış,gol atmış ve mücadeleden hiç kaçmamış.Hala daha 36 yaşındaki "Pippo" sonradan oyuna girse bile herşeyini vererek,sonuna kadar mücadele ederek gol arıyor.Saygı duymamak imkansız....

25 Eylül 2009 Cuma

Peter Crouch ne yaptın sen!?

Peter Crouch'un hat-trick yaptığı Carling kupasında Preston maçındaki üçüncü golü.Gerçekten muhteşem!

22 Eylül 2009 Salı

Diego Keyifte!

Arjantin milli takımı Dünya Kupası grubunda oynadığı son üç maçta 6 gol yemiş,sadece 1 gol atarak hepsini kaybetmiş,Dünya kupasına gitme şansını zora sokmuş,ekim ayında final gibi iki maç oynayacakmış.Ne gam!
Diego'nun keyfini hiçbir şey bozamaz!
O İtalya'ya; kralların,kraliçelerin kaldığı ultra lüks Palace Oteline kilo probleminden kurtulmaya gitmiş.Kız arkadışıyla gününü gün ediyor!
Bugünü saymazsak maçlara 17 gün kalmış.Biraz erken belki ama (dereyi görmeden paçaları sıvamış gibi olacağız belkide) Arjantinlilere ve Arjantin milli takımını Dünya kupasında görmek isteyenlere şimdiden geçmiş olsun...

Vayyy Be!!!

Bir hafta ortadan kaybolduk.Ortalık toz duman olmuş yaw!Blogger bozulmuş (zor açtım yine),Beşiktaş kaosta,Fener desen kötü futbolda kartalla yarışıyor,Europa Cup'ta süpriz sonuçlar.Vay anasını şu futbol dünyasından iki dakika gözünü ayırmayacaksın demekki.Neyse elde olmayan sebeplerden dolayı bir süre daha postlar minimumuda kalacak.Ekimin 6-7si gibi yine bol post atabiliriz umarım.Bu arada herkese iyi bayramlar...

15 Eylül 2009 Salı

Takımların Malzeme Sponsorları #5: Almanya


Stuttgart - Puma
Bayern Munchen - Adidas
Wolfsburg - Adidas
Hamburger SV - Adidas
Werder Bremen - Nike
Bayer Leverkusen - Adidas
Schalke 04 - Adidas
Hoffenheim - Puma
Borussia Dortmund - Kappa
Hertha BSC - Nike
FC Köln - Reebok
Eintracht Frankfurt - Jako
Hannover 96 - Under Armour
Borussia Mönchengladbach - Lotto
VfL Bochum - Do You Football
Mainz 05 - Nike
Nürnberg - Adidas
Freiburg - Nike

13 Eylül 2009 Pazar

Vecizeler 1.0


Ahmet Çakar: Bana göre Türkiye futbolundaki en yakışıklı futbolcu (Mustafa Sarp için söylüyor)
Gökmen Özdenak: Sex and the City de oynar mı?

12.09.2009 tarihli Telegol Programından

Hesap Hatası

Mustafa Denizli dün akşamki derbiden sonra yaptığı basın toplantısının bir bölümünde şöyle dedi;
"Bugün itibariyle tahminlerimizin 4 puan üzerinde devam ediyoruz.Kayıp puan olarak"
Benim anladığım Denizli sezon öncesi oturmuş ve biz önümüzdeki sezonun ilk beş haftasında alsak alsak 10 puan alabiliriz demiş.Bu da 3 galibiyet,1 beraberlik ve 1 mağlubiyete tekabül ediyor.Tabii Denizli gibi kurt bir hocanın böyle bir hesap yapmayacağını hepimiz tahmin edebiliriz.O sadece dün akşamki yenilginin ve Beşiktaş takımının ligdeki başarısızlığını taraftar gözünde biraz hafifletmeye çalışıyor.Sonuçta Galatasaray'dan 9 puan gerideyiz demek var birde böyle tahminlerimizden 4 puan gerideyiz demek...

12 Eylül 2009 Cumartesi

İspanya'yı yendik...Sonunda!

Sonunda bugünü de görebildik!Son 10 sezonun en iyi milli takımını yenmiş bir milli takımımız var ki daha da iyisi İspanya neredeyse eksiksiz bir kadroyla geldi turnuvaya.Lafı fazla uzatmadan notlarıma geçeyim;
  • Bir kere çok şanssızdık ve maç içinde top hiç bizi sevmedi
  • Ersan sessiz sedasız yine en skorer oyuncumuz oldu (15 sayı)
  • Hidayet'in sakatlığı sonraki maçlar için sorun teşkil ediyor ama bugün de çok fazla bir katkı veremesede kazanmayı bildik
  • EuroBasket resmi sitesi maçın kahramanı olarak Ömer Aşık'ı seçmiş bence de Gasol'e karşı mükemmele yakın oynadı
  • Semih, Polonya maçından sonra bu maçta da gerçek kalitesini ortaya koyabildi ve galibiyete büyük katkı sağladı
  • Maç içinde çeyrek başlangıçlarımız (son çeyrek hariç) bir hayli kötüydü."Bakalım İspanya ne yapacak ona göre pozisyon alırız" der gibi bir görüntü.

Bugünkü mücadele gücümüz hiç olmadığı kadar iyiydi ki bunun için Tanjevic ve teknik ekibe teşşekkür etmeliyiz.Bundan sonra Sırbistan yada Slovenya'dan birini daha yenebilirsek grup liderliği garanti olur bence.Futbolda herhangibir şekilde pekte fazla zorlayamadığımız,son dakika golleriyle yenildiğimiz İspanyadan potada intikamımızı aldık...Sonunda..

10 Eylül 2009 Perşembe

Avrupada Geçen Yüzyılın En İyi Takımı


IFFHS (Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu) geçtiğimiz yüzyılın en iyi 200 takımının sıralamasını yapmış.Bu listeye göre Avrupada geçen yüzyılın en iyi takımı 563,5 puanla Real Madrid olmuş.Real Madrid'i 466 puanla Juventus ve 458 puanla Barcelona takip ediyor.İlk 10daki diğer takımlar ise 4.Milan 5.Bayern Munchen 6.İnter 7.Ajax 8.Liverpool 9.Benfica 10.Anderlecht.İşin ilginç kısmı ise Manchester United'ın 11. sırada olması. Sıralamaya Türkiye'den Galatasaray (57 puanla 60.) ve Fenerbahçe (5 puanla 185.) girmiş.Puanlama sistemi ise şöyle;

Şampiyon Kulüpler Kupası & Şampiyonlar Ligi:
Galibiyet 8 puan
Beraberlik 4 puan
Yanilgi 0 puan

Fairs Kupası & UEFA Kupası:
Galibiyet 6 puan
Beraberlik 3 puan
Yenilgi 0 puan

Kupa Galipleri Kupası:
Galibiyet 5 puan
Beraberlik 2,5 puan
Yenilgi 0 puan

Mitropa Kupası & Copa Latina:
Galibiyet 4 puan
Beraberlik 2 puan
Yenilgi 0 puan

Avrupa Süper Kupası:
Galibiyet 6,5 puan
Beraberlik 3,25 puan
Yenilgi 0 puan

Alo Bosna...Çık Aradan...


Son iki maçtan önce 6 maçta 8 puan toplayabilmiş bir takımdan 4 maçta 12 puan toplayabilmesi gibi bir beklenti vardı.Toplayabilirlermiydi?Tabii ki o 12 puanı cebe atabilirlerdi.Hem yetenek açısından bu dört rakiptende daha iyi bir takımımız vardı.Fakat futbolu bu yüzden seviyoruz işte.Bir takım rakibinden (toplamda) daha iyi olsa bile kazanacağı kesin değil.Bizde kazanamadık,iyi de oynamadık.Hele Bosna'nın golünden devre sonuna kadar geçen periyotta rezalettik.Yine de matematiksel olarak hala devredeyiz.En azından son iki maçı kazanalım da üzerimize düşen görevi yapalım.Alo Bosna...Çık Aradan...Umut fakirin ekmeği demişler.

9 Eylül 2009 Çarşamba

2010 Mercedes-Benz SLS AMG






Mercedes'in Gullwing efsanesi 2010 yılında geri dönüyor!Aracın ön kaputunun içinde 563 beygir güç üreten 6.3 litrelik bir V8 bulunacak.Ayrıca Alman yetkililerin verdiği bilgiye göre bu motor aracı 3.7 saniyede 100km/s hıza ulaştıracak ve 320km/s'e kadar ivmelenmesini sağlayacak.Aracın Almanya fiyatı ise tahminen 180.000€ civarında olacak.Aracın ön kısmının dizaynı gayet güzel olmasına rağmen arkasının görüntüsü biraz itici gibi ama zamanla alışılabilir.İç kısım ise klasik Mercedes kokpiti, çok heyecan verici değil ancak çekici.Otomobil Alubeam Silver, Syvanite Gri, Alanite Gri and kırmızı renklerde alınabilecekmiş.Bence en güzeli Alubeam silver olacaktır.

Ankaragücüspor


Transfermarkt'a göre Ankaraspordan Ankaragücüne kiralık verilen beş oyuncunun toplam değeri 7.350.000€.Bu kiralık verilen futbolcuların herhangibiri için Ankaraspor kulübü Ankaragücü kulübünden para almış mıdır yoksa almamış mıdır?Almamışsa ve iddia ettileri gibi Ankaragücü ile organik hiçbir bağları bulunmuyorsa bu oyuncuları hayrına mı vermişlerdir?Melih Gökçek daha önce yıldızının hiç barışmadığı Cemal Aydın ile nasıl can ciğer kuzu sarması haline gelebilmiştir?İddia edildiği gibi Ankaragücü kulübünün Cemal Aydın'a yedi milyon lira borcu var mıdır?Varsa bu borcu Melih Gökçek mi kapatacaktır?Ankaraspor ile hiçbir organik bağı olmadığını iddia eden Ankaragücü,verilecek ceza kendisine olmadığına göre niye savunma açıklaması yapmaktadır?Büyük takımlar gerçekten Ankaragücünün güçlenmesini istememekte midir?Oğul Gökçek ne gibi başarılara imza atmıştır ki 100. yılında Ankaragücü kulübüne başkan olabilmiştir?Futbol federasyonunun ceza tehdinden sonra kiralık verilen oyuncular geri dönecek midir?Biz futbol severler boşu boşuna mı kafamızı yoruyoruz?Yine bir yolu bulunup bu devam edecek midir?Aptal yerine koymaya devam edecekler mi?

Bunlar gibi pekçok soru var kafamda çözüme ulaşmayan ve bence ulaşmayacak olan.Futbol bu kadar dağılmamalı yada dağıtılmamalı.Hakem tartışmaları,kulüplerin bizi şampiyon yapmayacaklar açıklamaları olduğu günler bile daha güzel geliyor insana...

8 Eylül 2009 Salı

Flashbacks #1: AC Milan:5 Real Madrid:0

Yıl 1989.Galatasaray'ın Steaua ile yarı final oynadığı yıl.Bir tarafa onlar oynarken diğer tarafta Milan ile Real Madrid final için kapışıyordu.O zamanların (hatta bugünkü Barcelona ile birlikte tüm zamanların) en iyi takımı Milandı,Sacchi'nin yönetiminde Baressi, Maldini,Ancelotti, Rijkaard, Van Basten, Gullit'li takım mükemmel bir futbol oynuyordu.Real Madrid ise Leo Beenhakker yönetiminde Schuster,Hugo Sánchez, Butragueño gibi üst düzey oyuncularla oynuyordu.İlk maç Santiago Bernabeu'daki ilk maç 1-1 tamamlanır ve sıra San Siro'daki maça gelir.Maç 5-0 biter ve goller Ancelotti,Rijkaard,Gullit,Van Basten ve Donadoni'den gelir.



Milan Vs Real Madrid 1989 - Awesome video clips here

7 Eylül 2009 Pazartesi

Futbolig: Futbol Fıkraları! Continues


Geçen hafta Futbolig programının Bursasporlu Sercan'ın Fenerbahçe'ye transferi hakkındaki yorumlarımızı yazmış ve doğru olmayan bu haber için bir sonraki programda özür dileyecekler mi acaba diye sormuştuk.Bu konudaki tutumlarını merak ettiğim için yine ekran başına geçtim ve beklemeye başladım.Milli takımla ilgili konuşmalar bittikten sonra Sercan'ın babasıyla yapılan tele-röportaj verildi arkasındanda sıra geçen programdaki yanlış habere geldi.Peki ne dedi Futboligciler?
"Haberimiz yanlışmış özür dileriz" mi?
Hayır!
Bunun yerine ne yaptılar peki?
Kıvırdılar!Evet evet Kı-vır-dı-lar!,
Nasıl mı?
Efendim yaptıkları haberin kaynağı Bursa marmara tvden Sercan'ın babasının tanıdığıymış.O kişi de bu haberi Sercan'ın babasından almış ama Pazartesi olunca iş bozulmuşmuş.
Türkiyenin büyük kanallarından birinin Futbol programı Bursaspor kulübüne veya Fenerbahçe Kulübüne yada Sercan'ın babasına,menajerine,antrenörüne teyit ettirmeden şaaaak diye ekranın alt kısmına "Sercan Fenerbahçeli oldu" mealinden bir yazı dayayıp,tüm gece yaptıkları haberle övündükten sonra haber doğru çıkmayınca aslında öyle değildi de böyleydi diye kıvırıyor.
Birde Ertem Şener,Sercan'ın babasının telefonda "evet o akşam anlaşmıştık ama sonra transfer olmadı" lafından sonra "evet,aslında bizim haberimiz doğruydu" demez mi!!
İnanılmaz!!!

Not: Geçen haftaki yazıda programın kadrosundan bahsederken biraz haksızlık yaptığımı farkettim.Cem Dizdar ve Bilgin Gökberkten özür diliyorum.Programın kalitesini arttırmaya çalışıyorlar fakat ne zaman söz alsalar (özellikle Bilgin Gökberk) Ertem Şener bir şekilde laflarını ağızlarına tıkayıveriyor.

6 Eylül 2009 Pazar

Wladimir Klitscho Ne Zaman Ringe Çıkacak?

IBF ve WBO kemerlerinin sahibi Ukraynalı boksör Wladimir Klitschko, Eddie Chambers ile yapacağı maç hakkında görüşlerini açıklarken bir anlam da karşılaşmanın neden geciktiğine dair spekülüasyonlara da cevap verdi.

Bilindiği üzere Wladimir Klitschko'nun unvanlarını korumak için önünde bekleyen iki rakip var. Bunlar, Eddie Chambers ve Aleksander Povetkin. Bu iki rakip içerisinde ilk olarak bu şansı yakalayacak olan ise Eddie Chambers olacak. Ancak, 2009 yılının son aylarında yapılması beklenen karşılaşma ise önümüzdeki yıla kaydırılmıştı. Bunun nedeni ise Wladimir Klitschko'nun yaşadığı sakatlığın yanısıra yayıncı kuruluşun ayıracağı bütçe konusunda yaşanan sıkıntılar olarak yansıtılmıştı. Bakın küçük Klitschko bu konuda neler söylemiş:


'' HBO Ücretler konusunda ciddi anlamda problemler yaşıyor. Buna karşılık ise bizim fikstürümüz hala geçerlidir. Yine buna dayanarak şunu söyleyebilirim ki, ben ve ağabeyim Vitali'nin karşılaşmaları Amerika'da ki açık kanal ESPN'den izleyicilere ulaşmakta. Dolayısı ile parasal açıdan bir sıkıntı söz konusu değildir. Sonuçta biz bu karşılaşmaları 100'den fazla ülkeye pazarlıyoruz. Bunu seyircilerimiz için sunuyoruz. Senelerdir bizim karşılaşmalarımız Amerika'da paralı kanallardan yayınlanmkata idi amaartık Dünya üzerindeki birçok taraftar karşılaşmalarımızı izleme fırsatını elde edecek. ''

Valentino Rossi








Komik,eğlenceli,sempatik ve çooook başarılı bir sporcu Valentino Rossi.Az önce biten Misano pistindeki yarışta da bu özeeliklerinin hepsini tekrar gösterdi.Geçen haftaki İndianapolis yarışının 9. turunda düşerek yarış dışı kalmıştı Rossi.İşte bu düşüşten sonra Misano pistine kendisiyle dalga geçen ve ön tarafında Shrek'ten tanıdığımız eşeğin resmi, arka tarfında ise The Donkey (bilmeyenler için not: Rossi'nin lakabı The Doctor)yazan kask ile geldi ve tüm moto gp severlerin yüzlerine bir gülücük oturtmayı başardı.


5 Eylül 2009 Cumartesi

Şokker!

Uzun zamandır Amerikalıların futbola (football) soccer demesine gıcık oluyorum.İnternette football yazarak arama yaptığımda, çoğunlukla karşıma Amerikan Futbolu siteleri çıkıyor.Dahası bilgisayar oyunlarında bile oyunun adı soccer (bakınız: Pro Evolution Soccer).Futbolun başlangıç tarihi hakkında vikipedide şöyle yazmışlar; "Günümüz modern futbolunun temeli ise Romalı askerler arasında oynanan “harpastum” adlı oyundur. Futbolun Avrupa’daki tarihi ise büyük bir tartışma konusudur. Fransızlar, İngilizler ve İtalyanlar futbolun ilk defa kendi ülkelerinden diğer ülkelere yayıldığını iddia etmektedirler. Lakin futbol tarih boyunca hemen hemen bütün medeniyetlerde benzer biçimlerde boy göstermiş olsada bugünkü haline en yakin şeklini 17. yüzyılda İngiltere'de almıştır."

Amerikan futbolunun ortaya çıkışıyla ilgili ise Bibilgi'de "İlk defa 1872 yılında Amerikanın Harvard Üniversitesinde oynandı." yazmakta.

Bunları yazmaya pek de gerek yoktu sanırım fakat ansiklopedik bilgiler de beni desteklesin diye yazdım, yani kafadan attığım düşünülmesin.Yukarıdaki bilgilerden de görüldüğü gibi futbol oyunu 17. yüzyıldan beri oynanan bir oyun olmasına karşın Amerikan futbolu ise sadece 100 yıldan biraz fazla bir süredir oynanmakta.Peki bu Amerikalı arkadaşlar football (ayaktopu) ismini alıp kendi türettikleri oyuna nasıl vermişler acaba!?Şöyle olmuş olabilir mi?

-Merhaba Maykıl
-Merhaba Corc.Nasılsın?
-İyiyim Teşekkürler.Sana bir konudan bahsetmek için gelmiştim.
-Nedir?
-Dün Harvard'daki arkadaşlarla yeni bir oyun yarattık.Rugby benzeri fakat ondan daha eğlenceli.
-Hmmm.Nasıl oynanıyor peki?
-Anlatmak uzun sürer,bugün tekrar oynayıp kuralları tartışacağız.Hadi sende gel.
-Tamam
............
-Gerçekten çok beğendim Corç.
-Teşekkürler.
-Oyuna ne isim verdiniz?
-Ayaktopu dedik
-Ayaktopu mu?Zaten bu isimde bir oyun yok mu Dünyanın diğer bölgelerinde?
-Var ama olsun.Biz Amerikayız,kabul ettiririz onlarada.
-E diğer oyuna ne diyeceğiz?
-Onu da düşündük ve Şokker demeye karar verdik
-Peki

diye mi gerçekleşmiştir!? Amerikan Futbolunda tüm maç boyunca ayakla o eliptik topun biraraya geldiği durum sayısı herhealde onbeşi geçmez.Gerçek futbolda ise maçın %95'inde top ayaklarda dolaşıyor.Nereden bakarsanız bakın fubol'a "amerikancada" soccer denmesini haklı kılacak bişey yok.

3 Eylül 2009 Perşembe

İtalya'nın Özgür Takımı


1590-1603 yılları arasında çıkarılan yasalarla açık şehir haline getirilen Livorno’nun o tarihteki ‘anayasa’sında şöyle deniyordu:
"Hepiniz, hangi ulustan olursanız olun, 'doğulular, Batılılar, İspanyollar, Portekizliler, Yunanlar, Almanlar, İtalyanlar, Türkler, Berberiler, Ermeniler, persler ve diğerleri' size temin ederiz ki, bu topraklara tamamen özgür ve her türlü kovuşturmadan uzakta bir şekilde gelmenize, kalmanıza, aileleriniz ile geçiş yapmanıza ve yaşamanıza, geriye dönme zorunluluğu olmaksızın oturmanıza, istediğiniz zaman dönerek Pisa kenti ve Livorno topraklarında yaşamanıza izin veriyoruz."
* Goal.com'dan alınmıştır

Takımların Malzeme Sponsorları #4: İtalya

İnter - Nike
AS Livorno - Legea
Juventus - Nike
AC Milan - Adidas
AS Roma - Kappa
AC Fiorentina - Lotto
Udinese - Lotto
Napoli - Macron
Lazio - Puma
Genoa - Asics
Palermo - Lotto
Sampdoria - Kappa
Parma - Errea
Atalanta - Errea
Cagliari - Macron
Catania - Legea
Bologna - Macron
Chievo - Givova
Siena - Kappa
AS Bari - Errea

Pocket Retro Game Emulator


Eğer sizde benim gibi eski oyunları oynamaktan çok zevk alan biriyseniz yukarıda gördüğünüz bu alet sizi çok sevindirecektir.SNES,NES,GBA,Sega Genesis ve Neo Geo oyunlarını çalıştırabililen alet ile Metal Slug,Captain Commando gibi bir sürü efsane oyun her an cebinizde.Bence gerçekten müthiş bir durum!!!4GB'lık hafızası binlerce oyun alabilecek kapasitede (ayrıca SD kartta takılabiliyor).Tabii bu oyunların hepsi de bedava!Sadece oyun mu oynatıyor başka bir numarası yok mu? diyorsanız mp3,mp4 oynatabilme,FM radyosu ve ses kaydedebilme özellikleride var.Biraz ürün tanıtımı gibi oldu ama ben gerçekten çok beğendim ve sizlerle paylaşmak istedim.Araştırdım, Türkiye'de satan bir yer yok (yada ben bulamadım) ama olsun birgün gelir elbet : )

2 Eylül 2009 Çarşamba

Fifa Dünya Sıralaması: 2 Eylül 2009


FIFA aylık Dünya sıralaması listesinin bu ayki güncellemesinde milli takımımız bir sıra yükselerek 826 puanla 27. sıraya yerleşti.İlk 30 sıradaki takımlardan en dikkat çeken ekip Şili 5 sıra birden yükselmiş.Bir başka dikkat çekici nokta da Avustralya takımının iki sıra yükselerek 14.lüğe oturması.Tepede İspanya,Brezilya'ya iyice yaklaşmış.İşte ilk 30;

1. Brezilya 1604
2. İspanya 1588
3. Hollanda 1376
4. İtalya 1186
5. Almanya 1186
6. Rusya 1129
7. İngiltere 1127
8. Arjantin 1113
9. Hırvatistan 1101
10. Fransa 1040
11. Amerika 974
12. Yunanistan 971
13. Sırbistan 916
14. Avustralya 907
15. İsviçre 898
16. Danimarka 892
17. Portekiz 880
18. Çek Cumhuriyeti 870
19. Bulgaristan 860
20. Fildişi Sahilleri 852
21. Şili 846
22. İsrail 844
23. Paraguay 842
24. Meksika 835
25. Ukrayna 829
26. Romanya 827
27. Türkiye 826
28. Uruguay 820
29. Kamerun 819
30. İskoçya 804

31 Ağustos 2009 Pazartesi

Karikatür #1


"Şampiyonlar işte en zor kısma geldik: Şimdi dünyaya geri dönmemiz ve aynı şevkle sıfırdan tekrar başlamamız gerekiyor..."

Barcelona-Sporting Gijon maçı bu akşam 23.00'te NTVSpor'da

Usain-Ronaldo Kardeşliği


Hafta sonu perde açan La Liga'nın başlangıç vuruşunu yapmıştı Usain Bolt.Ardından Cristiano Ronaldo'ya laf atmıştı "onu toplu da topsuz da olsa geçerim" diye.Marca gazetesi fırsatı iyi kullanmış ve ikiliyi bir araya getirmiş.Bu arada Usain Bolt "Madrid dünyanın en iyi takımı" demiş.Usain Bolt Manchester United'ı tutmuyormuydu?Yoksa ben mi yanlış biliyorum?

Futbolig: Futbol Fıkraları!


Geçen sezon Uğur Meleke abimiz programın demirbaşlarındandı bu sebepten en az bir saat izliyordum Star tvdeki Futbolig programını, bu sezon kadro değişti.Bende yeni kadroyu görünce pek hazzetmedim ve seyretmedim düne kadar ve seyretmemekle ne kadar iyi bir iş yapmış olduğumu da anladım.Zaten yarım saat dayanabildim programa.Aslında bahsetmek istediğim konu Futbolig'in Sercan'ın Fenerbahçe'ye transfer olduğu ile ilgili altyazısı.Ben açtığımda Ertem Şener görüntüsünün altında tüm ihtişamıyla duruyordu,tam hatırlamıyorum ama "Bursasporlu Sercan Fenerbahçe'de" mealinden birşeydi.Sanki Sercan beş dakika önce Fener'e imza atmış gibi birde üzerinde tartıştılar seyrettiğim o yarım saat içerisinde;Sercan için 8 milyon euro çok fazla,Fenerbahçe Sercan'ı ne yapacak,nerede ve ne zaman oynatacak gibi konular üzerinde bayağı bir kafa yordular.Bugün öyle bir transferin olmadığı ortaya çıktı.Şimdi;

1. Star spor müdürü olarak Ertem Şener haftaya çıkıp ta seyircilerden özür diler mi?

2.E.Şener hiç konuyu açmaz ise o atıp tutan yorumculardan biri acaba konuyu gündeme getirir mi?

3.Zaten büyük çapta güvenilirlik erezyonuna uğramış Futbolig programı bu fiyaskodan sonra biraz da olsa kendisine çeki düzen verir mi?

diye sormak istiyorum ilgililere.

29 Ağustos 2009 Cumartesi

Rafinha Münih'e mi?


Almanya'nın ünlü gazetesi Kicker'e göre Rafinha Pazartesi günü Bayern'li olabilir.Schalke'nin nakit problemi yaşıyor olması da bu transferin olasılığını arttıran bir başka nokta olarak öne çıkıyor.Haftalarca Juventus ile anılan Rafinha İtalya yerine Almanya'nın farklı bir şehrine gidecek gibi görünüyor.

Havada Süzülürken...


28 Ağustos 2009 Cuma

Eski Fransız Yeni Togolu


Yeni Fifa regülasyonlarından sonra özellikle göçmen oyuncusu bol olan ülkelerde yaprak dökümü başladı.Bunun en son örneği Monaco'nun genç orta saha oyuncusu Serge Gapke.Togolu göçmen bir ailenin oğlu olan Gapke Fransada doğdu ve futbola da burada,Monaconun genç akademisinde başladı.Yetenekleri keşfedildikçe ilerleme kaydetti ve Monaconun as takımında oynarken aynı zamanda Fransa U21 takımında da forma giydi.Fakat Gapke bundan sonra Fransa değil Togo milli takımında oynayacak.Genç oyuncu "Adebayor ile konuştuktan sonra kararımı verdim" demiş ve bundan sonraki rengini belli etmiş.Gapke kararını verirken Togo milli takımının iyi bir takım olup 2010'daki Dünya kupası finallerine katılma şansının da yüksek olmasının da önem arzettiğini söylemiş.
Fransa'daki yaprak dökümü sadece Gapke ile sınırlı değil.Daha Stephane Bassong'ta Fransa U21 takımında oynadıktan sonra Kamerun milli takımına gitmeyi tercih etmişti.Bu iki futbolcuyla beraber Laziolu orta saha oyuncusu Mourad Meghni (Cezayir) ve Valenciennesli forvet Mamadou Samassa (Mali) da Fransa'yı terkedenlerden.

Takımların Malzeme Sponsorları #3: İspanya


Barcelona - Nike
Real Madrid - Adidas
Sevilla - Joma
Valencia - Kappa
Atletico Madrid - Nike
Villareal - Puma
Athletic Bilbao - Umbro
Deportivo La Coruna - Lotto
Getafe - Joma
Espanyol - Uhlsport
Real Zaragoza - Adidas
Almeria - Uda
Racing Santander - Joma
Real Valladolid - Puma
Osasuna - Diadora
Mallorca - Real
Malaga - Umbro
Sporting Gijon - Astore
Tenerife - Puma
Xerez - Legea

Müthiş Fikir!


Singapurdaki Royal Plaza On Scotts otelinin baş aşçısı yanına 6 yardımcı aşçı,2 sanatçı,2 tekniker,2 mutfak çalışanı ve 5 gönüllüyü alarak resimde gördüğünüz ekmekten gerçek boyutlu Formula 1 aracını yapmış.Bunun için 22 farklı çeşit ekmek kullanılmış.Ayrıca bu eser! Asya kıtasının ekmekten yapılmış en büyük aracıymış.Allahım bu adamların başka işi yok mu acaba!? Ekmekten F1 aracı müthiş fikir!

Sıktın artık!

Manchester United taraftarı değilim hatta o takıma karşı en ufak bir sempatim bile yok.Alex Ferguson'u da sevmem (saygı duyarım o ayrı).Bunlara rağmen Carlos Tevez'in her fırsat bulduğunda Ferguson'a çatmasını manasız ve itici buluyorum.Bir başka Manchester takımına imzayı atmış,gittiği takımda iyi kötü Premier Leaguede ilk dörde oynayabilecek kapasitede hala neyin peşinde anlayamadım ki!Ne söylerse söylesin Ferguson'un değeri hiçbir zaman düşmeyecek.Tevez'son sözüm şudur ki; Bırak,bir sünger çek geçmişe çünkü gerçekten sıktın artık!!!

Loaded dergisine konuşan Tevez, United'taki ilk yılında çok mutlu olduğunu ancak zamanla sıkıntılarının artmaya başladığını söyledi. "Bana gösterilenden daha fazla saygıyı hak ediyordum" diye konuşan Arjantinli oyuncu, "İlk senemde her şey iyiydi. Kendimi takımın bir parçası gibi hissediyordum. Hocam için önemli olduğumu sanmıştım" diyerek sözlerine devam etti.İkinci yılında her şeyin değiştiğini söyleyen Carlos Tevez, "Hocamla hiç iletişimim kalmadı ve istenmediğimi hissetmeye başladım. Her futbolcu istenmediği bir yerde sonun başlayacağını söyleyebilir" diyerek sözlerini noktaladı.

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Kendini tanımak

Real Madrid'in resmi internet sitesi realmadrid.com futbolcularının sezon öncesi oynadıkları Santiago Bernabeu Trophydeki performanslarının kısa değerlendirmelerini yapmış.Bakalım ne demişler;

Casillas: Kalede pek iş düşmedi ama yine de kalitesini kanıtladı.

Albiol: Defanstaki liderlik becerilerini gösterdi,herzaman doğru yerlerde pozisyon aldı ve defansı çizgi halinde tutmasını bildi.

Garay: Arjantinli savunmanın ortasında kendinden emin gözüktü.Mükemmel bir gol atabilirdi fakat direk buna izin vermedi.

Marcelo: Özellikle defansta büyük bir hızla gelişmekte olduğunu gösterdi.Hücumda ise her zamanki gibi iyi bir performans sergiledi ve Benzema'nın ilk golünde asistini yaptı.

Arbeola: Kanadında yorulmadan ileri-geri çok iyi çalıştı.Gol şasını da yakaladı fakat vuruşu direkte patladı

Lass: Fransız her zaman yüksek performans sergiliyor.Sürekli defansif becerilerini övmemize rağmen onda daha fazlası olduğunun da farkındayız.Oyunun dengesini koruyor ve Xabi ile Kaka'ya daha rahat ileri çıkabilemeleri için imkan sağlıyor.Bir de ceza sahası dışından bir golü var ki muhteşemdi.

Xabi Alonso: Basklı futbolcu her durumda basit ve etkili bir şekilde oynuyor.Oyunun temposunu da rahatça ayarlayabiliyor.

Ronaldo: Portkizli yıldız takım arkadaşlarıyla uyum içerisinde gözüktü.Takıma kısa zamanda daha da alışacaktır.Üçüncü asisti de bu futbolcudan geldi.

Kaka: Real Madrid ofansına zerafet ve doğru karar yetisi kattı.Takım o etraftayken daha iyi bir futbol ortaya koyuyor.

Raul: Kaptan her zamanki gibi rosenborg savunmacılarına baskı yaptı,top kazandı,orta sahadaki arkadaşlarına yardım etti ve doğru yere doğru zamanda pas atmasını bildi.Golünü de attı tabii

Benzema: Maçın adamıydı.Farklı özelliklerini gösteren iki şık gol attı.

Granero: İkinci yarıda oyuna girerek kalitesini gösterme şansı buldu.Raul'un golünde korneri atan futbolcuydu.

Pepe: Orta sahada oynadığı birkaç maçtan sonra tekrar defansa geri döndü.Rosenborg forvetleri ona pekte sorun çıkarmadılar.

Higuain: İkinci yarının ortalarında oyuna girdi,gol şansı da yakaladı ama başaramadı

Robben: Hollandalı futbolcu her zaman karşı takım için bir tehlike olmuştur.Maç boyunca açık alanlar yaratıp o büyük hızı ile pozisyonlar yakalamaya çalıştı.

Drenthe: Marcelo'nun yerine girdi ve tekrar sol beke dönmüş oldu.Birkaç kez ileri çıkış yaparak rakip defansa sorun yarattı.

Guti: Kaka'nın yerine oyuna dahil oldu.Birkaç ara pası yolladı ve ortasahayı yönetti.

Nistelrooy: Onu sahada sağlıklı görmek çok güzeldi.

25 Ağustos 2009 Salı

Takımların Malzeme Sponsorları #2: Türkiye


Fenerbahçe - Adidas
Beşiktaş - Adidas
Galatasaray - Adidas
Trabzonspor – Nike
Kayserispor – Adidas
Sivasspor - Adidas
Bursaspor – Puma
Gaziantepspor - Diadora
İstanbul B.Belediyespor - Nike
Ankaraspor - Nike
Denizlispor - Lescon
Gençlerbirliği - Lotto
Eskişehirspor - Puma
Ankaragücü - Lotto
Antalyaspor - Puma
Manisaspor - Lescon
Diyarbakırspor - Lescon
Kasımpaşa - Lotto

Souleymanou Hamidou


2009-2010 sezonunda Turkcell Süper Ligde aktif olarak en uzun süre (kesintisiz) oynayan yabancı futbolcudur Souleymanou.İlk olarak 2000'de Çaykur Rizespor ile Türkiye kariyerine başlamış ve 9 sezondur aralıksız forma giymiş buralarda.Klişe laftır "Artık bir Türk gibi olmuştur" gerçektende 9 sezonda büyük badireler atlattı Souleymanou.Denizlide oynarken kızını verdi toprağa ama bir profesyonel gibi çıktı Fenerbahçenin karşısına, 6 gol yedi ama olsun en azından sahada kafası o kadar bulanıkken işini yapmaya çalıştı,kaçmadı.Zaten bir sezon sonra aldı öcünü Fenerbahçeden.Sonra Denizlisporla ayrıldı yollar Kayserispor ile anlaştı.İyi bir kaleci olduğunu yine gösterdi herkese ve artık Souleymanou 35 yaşında bu sezon sonunda Türkiye liglerinde 10. sezonunu tamamlayacak,Kayserispor ile olan sözleşmesi de bitiyor ama kaleciler yaşlandıkça daha da büyüyor bana kalırsa.Eğer bu sezonda geçmiş yıllardaki formunu devam ettirebilirse birkaç sezon daha onu izleme şansına sahip olabiliriz.Keşke böyle futbolcuları ligimizde daha fazla görebilsek...

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Steve Zakuani


Amerikadaki futbol ligi (MLS) genelde pek ilgilenmediğimiz ve görmezden geldiğimiz bir lig fakat dünyadaki diğer profesyonel liglerden bir farkı var: Draft Sistemi
Aynı NBA'deki gibi takımlar üniversitelerin futbol takımlarından iyi oyuncuları sırayla seçip kontrat imzalıyorlar.İşte 2009'un Seattle Sounders FC tarafından 1. sıradan seçilen ismi Steven Zakuani. İlginç bir hayat çizgisi var Zakuani'nin; 1988'de Demokratik Kongo Cumhuriyetinde dünyaya geliyor,ailesi küçük yaşta Londra 'ya taşınınca o da onlarla birlikte gidiyor tabii,Arsenal'in altyapısında futbol kariyeri başlıyor, daha sonra hem kariyerini sürdürmek hemde eğitim amacıyla Akon Üniversitesine Amerikaya gidiyor 2004-2007 arası burada oynadıktan sonra 2008 yazında (ki bu lig sadece yaz aylarında genç oyuncuların kendilerini geliştirmeleri için düzenleniyor) USL Premier Development League takımlarından Cleveland Internationals'ta forma giyiyor ve profesyonellik kararı alarak (Championship takımlarından Preston North End'den gelen yüklü bir kontratı da geri çevirerek) Seattle'ın yolunu tutuyor.
Eğer kendisini biraz daha geliştirebilir ve güçlenebilirse Kongo'da başlayan yolculuğu Avrupa'nın büyük takımlarında devam edebilir ve bize kendinden çok sözettirebilir.
Son maçta biraz sıçmış ama sonra golün asistini yaparak kendini affettiriyor.

Takımların Malzeme Sponsorları #1: İngiltere

Böyle şeylere dikkat ederim.Hangi takımın formalarını hangi firma hazırlamış,forma sponsorları kimler yada değişmiş mi bunlar bende garip bir takıntı oluşturuyor, bu yüzden liste yapma ihtiyacı hissettim.Belki benden başka ilgilenenler de vardır.

Wigan - Vandanel
Arsenal - Nike
Chealsea - Adidas
Man. Utd. - Nike
Liverpool - Adidas
Man. City - Umbro
Tottenham - Puma
Everton - Le Coq Sportif
Aston Villa - Nike
West Ham - Umbro
Sunderland - Umbro
Fulham - Nike
Blackburn - Umbro
Bolton - Reebok
Portsmouth - Canterbury
Hull City- Umbro
Stoke City - Le Coq Sportif
Birmingham - Umbro
Wolverhampton Wanderers - Le Coq Sportif
Burnley - Errea

Ricardo Vaz Te Gaziantepsporda mı?



Gaziantepspor Bolton'un genç kanat oyuncusu Portekizli Ricardo Vaz Te'yi şehre getirmiş.Bolton bu futbolcuyu 2003'te daha 17 yaşındayken JJB stadyum'a (o zamanlar adı öyleydi) getirirken geleceğin winger'ını almış olduklarını düşünüyordu ama bekledikleri patlama bir türlü gerçekleşmedi.06/07 sezonunda toplamda 30 maç oynayıp hiç gol atamayınca (sadece 1 asist) Hull city'e postalandı,Hull'da da bir varlık gösteremedi sonrasında diz sakatlığıyla boğuşmak zorunda kalan Vaz Te eğer transfer gerçekleşirse 22 yaşında hem premiere hem championship liglerini görmüş bir oyuncu olarak Gaziantep'e hizmet verecek.Burada Portekizli teknik adam Coceiro yönetimindeki takımla birlikte bir çıkış yakalayıp tekrar premiere lige dönmek isteyecektir.Yeterki sakatlığından tamamen kurtulmuş olsun.Gaziantepspor'un iyi bir transfere imza attığından o kadar da emin değilim çünkü son 2 sezonda 4 maç oynayabilmiş bir futbolcuyla anlaşmak ne kadar akıllıcadır bilemiyorum. Yine de o klişe lafla bitirelim yazıyı inşallah hayırlı olur.Son

Lescott deal agreed


Böyle yazmış Man. City resmi internet sitesine bizde böylece uzayıp giden "transfer olacak mı olmayacak mı" tartışmalarından kurtulmuş olduk.Sky Sport News'e göre 28 milyon euro ödeyeceklermiş.Böylece 2006'da 2 milyon pound'a geldiği Everton'a yaklaşık 25 milyon euro bırakarak gidiyor başarılı defans oyuncusu.(2M£ yaklaşık 3M euro ediyor sanırım)Hayırlı olsun.

Bu bir BMW hayır hayır bu bir...




Yorumsuz...


23 Ağustos 2009 Pazar

Yalanlama mı acaba?

Fenerbahçe kulübü resmi sitesine aşağıdaki açıklamayı koymuş.İnşallah bir hafta sonra Sercan imza falan atmaz da sitenin zaten az olan inandırıcılığı tamamen tükenmez!

"Kulübümüzün Bursaspor'lu Sercan Yıldırım ile ilgili herhangi bir transfer çalışması yoktur. Ne yazık ki bazı menajerler hem kamuoyunu yanıltmakta hem de basın yayın organlarını, kamuoyunu yanlış yönlendirmek için kullanmaktadırlar.Sercan Yıldırım'ın transferi ile ilgili yaklaşık 2 ay önce Bursaspor Kulübü Başkanı Sayın İbrahim Yazıcı ile bir görüşme yapılmış fakat sayın Yazıcı, Sercan Yıldırım'ı Avrupa da bir kulübe transfer etmeyi düşündüklerini ve Türkiye'de herhangi bir takıma satmayı planlamadıklarını ifade etmiştir. Bu yanıt üzerine Sercan Yıldırım'la ilgili herhangi bir çalışmamız olmamıştır. Çeşitli basın organlarında yazıldığı gibi (bugünkü Hürriyet, Sabah, Habertürk, Takvim, Fotomaç gazeteleri) Kulübümüzün Sercan Yıldırım için Bursaspor'a para artı futbolcu teklifi söz konusu değildir. Bu tür haberler spor kamuoyunu yanlış bilgilendirmektedir.Basın yayın organlarının bu konuda daha dikkatli olmasını bekliyoruz."

Football Manager şimdi internette!


Soccermanager bence dünyadaki en iyi online futbol menejerlik oyunlarından biri.Bir kere bedava (tabii daha fazla özellikten yaralanmak isterseniz orası başka), ikicisi kullanımı anlaşılır ve çok kolay, üçüncüsü kendisini hızla yeniliyor (yani transferler ve takımlardaki yenilikler hemen otuna yansıyor) daha ne olsun.Oyuna başlarken genel kayıt işlemlerinden sonra sizden bir takım seçmeniz isteniyor, pro-kullanıcıların oluşturdukları liglerden (daha önce kapılmamışlardan tabii : ) bir takım seçiyorsunuz ve seçtiğiniz takıma göre bir transfer bütçeniz oluyor gerisi (stad yapımı,reklamlar hariç) fmdeki gibi; oyuncu al-sat,trensfer yap falan.Genelde maçlar üç günde bir oynanıyor.Siz kadroyu kurup,taktiği verip,maç içi taktik veya oyuncu değişikliklerini kaydedip maç gününü bekliyorsunuz.Maç sırasında gidişatı bilme gibi bir opsiyonunuz yok.Örneğin maçınız pazar günü 21.45'te saat 11.30'dan önce maça müdahele şansınız yok.Maç bittikten sonra ancak kazanıp kazanmadığınızı,futbolcularınızın performansını ve maç içindeki önemli pozisyonları (yazılı olarak) görebiliyorsunuz.Bence en önemlisi de üç günde sadece 15-20 dakikanızı vererek oyuna devam edebilmeniz.Bu arada 40'tan başlayan manager reputation puanınız her hafta 1 puan artıyor.Bu puanlar bir seviyeye geldikten sonra albileceğiniz takım sayısı ikiden üçe,dörde çıkıyor.

Eh benden bu kadar gerisini kendiniz keşfedin : )

Merhaba


Hepinize merhaba.Evet merhaba diyorum ama acaba bu blogu herhangibiri (benden ve arkadaşlarımdan başka) okuyacak mı çok merak içerisindeyim.Genelde futbol ve spor yazmayı düşünüyorum fakat ilginç anektodlar aklıma gelirse onları da ekleyeceğim.Bu işte yeniyim ve benden önce başlamış, blogunu mükemmeleştirmiş bir sürü insan var.Umarım buraya farklı ve iyi şeyler koyabilirim.Sizleri sıkmamak adına giriş yazısını kısa tutuyorum.


Haydi rasgele :)